Afitap - Ece Ajandası

1892

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Kâğıtçı Masalı

19. yüzyılın ikinci yarısında Mahmutpaşa’daki Çakmakçılar yokuşu ile Fincancılar yokuşu arasındaki Büyük Valide Han, pek çok İranlı esnafın bir arada bulunduğu bir ticaret merkeziydi. Bu tüccarlar arasından genç bir sahaf, Mehmed Sadık Efendi de 1888 yılında bu tarihi mekân içinde 95 numarada mütevazı bir kitapçı dükkânı açtığında henüz 20 yaşındaydı.

Şark Ticaret Yıllıkları’nda “İrani Sahaf” olarak kaydedilen Mehmed Sadık Efendi’nin bu unvanı, Beyazıt’taki kâğıtçı esnafının içinde açtığı dükkânla önce Kâğıtçı Mehmed Sadık şeklini aldı ve daha sonra da soyadına dönüştü. 1898 yılı ticaret yıllığında geçen bir başka ifade Afitap ve Mehmed Sadık Efendi’nin öyküsüne yeni bir parantez ekleyecek türdendir; zira bu yıl içerisinde ticaret yapan kişiler arasında Sahaflar Caddesi, No. 90’da bir “M. Sadık” ile daha karşılaşmaktayız. Büyük ölçüde batılı turistler için doğuya özgü ürünler satan dükkânlar için kullanılan “curiosités orientales” tabiri “İrani Sahaf”’ın çalışma alanından çok uzak değildir. Annuaire Oriental’de sözü edilen M. Sadık ile Kâğıtçı Mehmed Sadık Efendi’nin aynı kişi olduğundan emin olamasak da önceki yıllarda ismin kaydediliş şekli ve mekânsal benzerlik bu olasılığı güçlendirmektedir.

İstanbul Ansiklopedisi’nde Reşad Ekrem Koçu’nun, Mehmed Sadık Efendi’yi ve işletmesini tanıtırken verdiği bilgiler, onun İrani kökenini ve iş çevresini doğrulamaktadır:

1890-1900 yıllarında Bayezid’de, Kağıtçılar ve Mürekkebçiler denilen, İnkılâb müzesi olan Bayezid medresesinin önündeki baraka dükkanların en nihayetinde namlı bir ticarethane idi… İrani kırtasiyecilerden yeni dükkanı Ankara caddesinde olup “Ece” muhtıra defterlerini basan M. Sadık tarafından yarım asır kadar evvel açılmış olan Afitap kırtasiye mağazası o zamanlar, malın en iyisini ve en pahalısını satmakla tanınmıştı.

Böyle bir kuruluşun Osmanlı Devleti’nin of is malzemeleri temin ettiği başlıca ticarethanelerden biri haline gelmesi de elbette uzun sürmeyecektir. Osmanlı Arşivi’nde yer alan faturalar, ödeme makbuzları ve ödeme emirleri gibi belgelerde bazen “muhtelif kırtasiye” ürünleri olarak tarif edilen alımlar, bazı belgelerde ise detaylandırılmıştır. Osmanlı bürokrasisinin Afitap Mağazası’ndan hangi ürünlere rağbet ettiğini bu tür belgelerden görmek mümkündür. Bunlar arasında sıkça rastlananlardan bir kısmı şöyledir: dosya gömlekleri, defter, mürekkepli kalem, mürekkep, kağıt, zarf, imza defterleri… 

Ancak bunların yanı sıra satın alımlar içinde bazı ürünler vardır ki Afitap’ın gelecek yüzyılında hem kendisiyle birlikte anılacak hem de uzmanlık alanı haline gelecektir. Bunlar bloknotlar, cep defteri ve muhtıra denen ajandalardır. 

1910’lar, harp yılları olarak Osmanlı tarihinin en sancılı yıllarıydı ve bu on yıl boyunca kurumların kırtasiye ihtiyaçlarında Hacı Kâğıtçı Mehmed Sadık Efendi sıklıkla akla geliyordu. Kalemden bloknota, cep defterine hatta kartondan zarfa, “kırtasiyeden” dendiğinde anlaşılabilecek her türlü üründe Bab-ı Âli Caddesi 109 Numara dikkat çeken adreslerden biri olmuştu. Afitap Mağazası’ndan yapılan alışverişler için çıkarılan ödeme emirleri devrin ekonomik koşulları hakkında fikir vermektedir. Neredeyse her belgede, satın alınan birkaç kalem ya da defter bile olsa, “pazarlık suretiyle” satın alınması isteniyordu. Afitap Mağazası ile ilgili belgelerde sıklıkla şu tür ifadelere rastlanırdı: “Emniyet Müfettişliği’nin refakatinde müstahdem seyyar polis memurları için pazarlık suretiyle Bab-ı Ali Caddesi 109 Numaralı Afiap Mağazası Hacı Kâğıtçı Mehmed Sadık Efendi’den mubayaa olup teslim edilen yirmi adet mürekkepli kalem…”

Üstelik Afitap Mağazası’ndan alınanlar sadece İstanbul’da kalmaz, ülkenin dört bir yanından kırtasiye ihtiyacı buradan karşılanırdı: “Taşraya gönderilmek üzere Afitap Mağazası sahibi Kâğıtçı Mehmed Sadık Efendi'den satın alınan on adet cep defterinin parasının ödenmesi…”

Afitap Mağazası ile ilgili kayıtlar mağazanın on yıllar içinde sıklıkla yer değiştirdiğini ve kapı numarasının mütemadiyen değiştiğini gösterse de Kağıtçı Sadık Efendi ile pazarlık, o bundan pek hoşlanmasa da, değişmedi. “Genç, kara bıyıklı, yakışıklı, çok ciddi” biri olarak tarif edilen Mehmed Sadık Efendi pazarlıktan hoşlanmaz, işyeri de ucuz mallar bulunan bir yer olarak tanınmazdı. Hatta Reşad Ekrem Koçu, “cebi yufka olan” mekteplilerin dükkâna pek uğramadıklarını belirtir. Beyazıt’taki bu mağazaya güneş anlamına gelen “Afitap” ismini veren Mehmed Sadık Efendi’nin işyeri zaman içinde sattığı “çiçekli nakışlı renk renk kâğıtlar, manzara kartpostallar, türlü boya takımları” ile muadilleri içinde ışıl ışıl parıldar. Bunun da ötesinde dolmakalem gibi pek çok ürünü İstanbul’a ilk getiren isim olarak da bilinirliği hayli artmıştır.

1905 yılındaki Beyazıt yangınının ardından Afitap Mağazası’nın adresi Sirkeci’deki Reşit Efendi Han olmuştu.  Kâğıtçı Mehmed Sadık Efendi, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bab-ı Âli Caddesi’nde, yani siyasetin kalbinde girdi. Ancak Afitap’ı aynı zamanda hem Osmanlı hem de Cumhuriyet markası yapan, 1910’da üretmeye başladığı “muhtıra” defterleri oldu. Hatırlatma defteri gibi bir anlam kazanan muhtıraları basmak için bu yıllarda birçok matbaacı Osmanlı Devleti’nden ruhsat talebinde bulunmuştu. Afitap Mağazası ve Mehmed Sadık Efendi de çok geçmeden cep defterleri ve bloknotlarıyla Jandarma, Polis, Sadaret Kalem-i Mahsus (Sadrazamlık Özel Kalemi) gibi birçok Osmanlı kurumunun gözdesi haline geldi.

Elbette muhtıralar henüz bu yıllardan itibaren kurumsal müşterilerden fazlasına ulaştı. Öyle ki bir imparatorluğun yaşam savaşı ve genç Cumhuriyet’in doğum sancıları muhtıra sayfalarında gizliydi. Kullanıcıları arasında kimler yoktu ki? 1916’da genç bir Mirliva (Tuğgeneral) olan Mustafa Kemal Paşa “Yeni Muhtıra Defteri” adlı defterine ilk notu 25 Teşrinievvel 1332’de (07 Kasım 1916) aldı. Defterin iç sayfalarında künye bilgisi olarak “1331-1332/1915-1916, Tabi’ ve Naşiri Bab-ı Âli Caddesi’nde: Af itab ve Hurşid Kırtasiye mağazaları, 1331 Şems Matbaası” sözcükleri yazılıydı. 

kaydedildiği pek çok yıllıkta Afitap Kırtasiye’yi görmek mümkündür. Bab-ı Âli Caddesi’nin adı Ankara Caddesi olunca, anlaşılan 1929’dan itibaren adres değişti, ancak Afitap hep oralarda bir yerlerdeydi ve kırtasiye denince ilk akla gelen mağazalardan biriydi.  Ayrıldığı mekânlar da bulunduğu yerler de unutulmadı ve markasıyla özdeşleşti. Sermet Muhtar, Divanyolu Caddesi’nin 1900’lerin başındaki halini anlatırken gözleri eski kâğıtçıları ve Afitap’ı arıyordu: Eski kâğıtçılardan ilaç için arasan şimdi bir tane yok. Bunların içinde hattatlık, tezhip işleri yapanlar da vardı. Şimdi Ankara caddesinde Afitap kırtasiye mağazasının sahibi Sadık Efendi Beyazıt kâğıtçıları içinde en lüks dükkâna sahipti.  

İbn’ül Emin Mahmud Kemal İnal’ın eski bir hattatın yerini tarif ederken “Afitap Kırtasiye Mağazası’nın bulunduğu bina” demesi müessesenin İstanbul’un ne denli bir parçası olduğunu gösterir . Cumhuriyet yıllarında da Afitap vitrini ışıldamaya devam etti ve ürünleri gazetelerin reklam sayfalarında boy gösterdi. Bu ürünler arasında sigara tabaka ve kutuları, nikel ve kaplama masa takvimleri, mürekkepli kalemler, yazı takımları, kalem takımları,  Edison kalemleri de vardı. Ancak içlerinden bir tanesi, “muhtıralar” adeta kendi başına bir marka haline geldi ve 109’dan 111 numaraya taşınan mağazada, 1920’ler boyunca “Yeni Muhtıra”, “Zafer Muhtırası” adlarıyla satıldı. Fakat Cumhuriyet ikinci on yılına girerken muhtıranın hikâyesine de hazin bir aşk öyküsü eklendi. Mehmed Sadık Efendi’nin oğlu Ahmet’in Afganistan’da âşık olduğu ve uğruna yaşamını feda ettiği “Ece”nin ismi muhtıraların yeni adı oldu. 1934’ten itibaren ajandalar artık “Ece Muhtırası” adıyla yayımlanıyordu. Üstelik 1932’de Dünya Güzellik Kraliçesi seçilen Keriman Halis’e Soyadı Kanunu ile Ece soyadı verildi ve o yılın ajandaları da ona ithaf edildi.

1930’lar, ilan sayfalarında her yeni yılda yeni bir Ece Ajandası’nın beklendiği yıllardı. “1936 Ece Ajandası çıkmıştır” ifadesi meraklısının alışveriş listesine yeni ajandayı eklemek için yeterliydi. Elbette en mühimi şu uyarıyı dikkate alarak taklitlerden sakınmaktı: “Ece ismine dikkat.” Ajandalar pek çok işlevi içerecek şekilde hazırlanıyor, “bono tarihleri için mufassal cetvel ve faydalı bilgiler” ilave ediliyordu.  Ajandanın çeşidi de yıllar içinde arttı; 1937’de dört farklı boyda, 1976 yılında 12 farklı türde ajanda vardı. II. Dünya Savaşı sonrasındaki kıtlık döneminde fiyatı makul sayılabilirdi: 1947’de çıkan iki türden 17x23 cm ebadında olan beş lira, 17x33 cm ebadında olan ise altı liraydı.  

Afitap’ın ürün gamı ilerleyen yıllarda giderek genişledi. 1945’te kırtasiye ürünlerinin ötesinde matbaalar için merdane tutkalları da dâhil olmak üzere basım işine dair pek ürün raflarda yerini almış durumdaydı. Bu tarihte ayrıca meşhur Ahmed İhsan Matbaası, Afitap tarafından satın alındı.  Soyadı Kanunu çıktığında eski unvanını soyadı olarak alan Mehmed Sadık Efendi’nin yeni adresi de Nuruosmaniye Caddesi, Türbedar Sokak, No. 14. 

Mağaza uzun süre Cağaloğlu’nda faaliyet gösterdi ve ardından Karaköy’e taşındı. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nde Hermes daktiloları, Mont Blanc, Sheaffer ve Parker dolmakalemleri, Pelican mürekkep, Edison ampulü gibi birçok ürünün ithalatında ilklere imzasını atan Afitap, ayrıca Kars otobüs biletleri ve İş Bankası senetlerinin basılması gibi işler yaptı.

Osmanlı Bankası’ndaki faturalar koleksiyonu yıllar içinde Afitap Kırtasiyesi’nin alışveriş içinde olduğu firmaların çokluğunu gözler önüne sermektedir: Ali Asgar Tebrizi, Marifet Matbaası; Matbaa ve Hakkâk K. Mokosyan; Antalya Nakliyatı Umumiye Şirketi; Kanaat Mücellithanesi; Bayburt Çoruh Un Fabrikası; Matbaacılık ve Neşriyat T.A.Ş; Hilal Matbaası; Ferdi Tevfik Türk İlancılık ve Plakar Müessesesi; Fevzi-Vahit Fenni Gözlük, Kırtasiye, Mektep Levhaları, Kâatçılık ve Matbaacılık Anonim Şirketi; Papağan Mürekkebi İmalathanesi; Hacı Abbas Kehnemuyi; Hanri Mitrani; Haskel Abr. Schemtob; Hrant Hıdışyan Mücellit ve Çızgıcı; Hüsnütabiat Matbaası; İlancılık Türk Limitet Şirketi; İsmail Hasan Sandıkçı ve Ambalajcı; Mehmed Arif Zarf ve Klasör İmalathanesi; Kınalı Zade Zühdü Kâğıt, Kırtasiye ve Bilimum Banka, Yazıhane, Mektep Levazımatı; Kitab-Kâğıd Pazarı; Medhi Tevfik; Mıhcı Oğlu Halil Naci Kâğıtçılık ve Matbaacılık Ticarethanesi; S.A. Horasancıyan…

Afitap Kırtasiye Mağazası ve Ece Ajandaları aynı bünyede hayat bulmuş ve gelişmişti. Edebiyat dünyasındaki izleri de Afitap Mağazası’nın nasıl da İstanbul’un, özellikle tarihi yarımadanın, simge noktalarından biri olduğunu göstermektedir:

Sirkeci’de, azıcık vapur dumanıyla deniz kokusu yüklü rüzgâr ilk açık bulduğu caddeye dalar ve boy boy, renk renk, sıra sıra Ece ajandaları, zarif Avrupa kırtasiye malları ile bezeli Afitap Mağazası’nın vitrini önünde bakmak için durulurdu. Rüzgârın duruşu Ece ajandalarına bakmak için miydi acaba? 

Ece Ajandaları’nın Karaköy’deki merkezinde eski müşterilerinin yıllanmış ajandaları eşsiz bir toplumsal tarih koleksiyonu oluşturmakta, cep ajandasının sayfalarına “Bugün hülüler bizdeydi, küçük oğlan üşütmüş bütün gün kustu” ya da “Bugün babam öleli 11 yıl oldu” yazan insanların Ece markasıyla aralarındaki ilişki hakkında fikir vermektedir. İşte bu nedenle 70’li yıllarda Ece Ajandaları sıklıkla “Her şeyin yenisi, dostun eskisi” sloganını kullanır. Yeni yıl ajandalarını alanlara verilen renkli kuponlarla yapılan, “Yüz kişiye 22 ayar bilezik ve son moda jarse elbiselik kumaş” çekilişleri de firma ile ajanda kullanıcıları arasındaki sıcaklığı göstermektedir. 

Ece Ajandaları’nın ve ailenin son kuşak yöneticilerinden Sedef Günşiray, Mustafa Kemal’den İsmet İnönü’ye, Oğuz Aral’dan Betül Mardin’e son derece değerli isimlerin ajandaları kullanmalarının kendilerine verdiği mutluluk ve gururdan söz ettikten sonra şöyle sürdürüyor sözlerini: “…Böyle insanlar Ece’yi kullandığında, evet bir şeyleri doğru yapıyoruz diyoruz veya onlara nasıl daha iyisini verebiliriz diye düşünüyoruz. Ben insanların Ece’yi seviyor olmasını çok anlamlı buluyorum, mesela kuruyemişçinin de Ece kullanması beni mutlu ediyor.” 

Yüz yılı aşkın bir süredir böyle bir duyguyla yönetilen Afitap Kırtasiye Mağazası ve Ece Ajandaları, hâlâ güneş gibi ışıldayan vitriniyle, Boğaz’dan esen rüzgârların renk renk ajandalara bakmak için durduğu Karaköy’de, Necati Bey Caddesi 30 numarada bulunuyor.

İletişim Bilgileri

Kemankeş Mah. Necatibey Cad. No:30 Karaköy-İstanbul
T: 90 212 522 55 44
+90 212 511 71 30

www.eceajandasi.com
Harita