Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Kâğıtçı Masalı
19. yüzyılın ikinci yarısında Mahmutpaşa’daki
Çakmakçılar yokuşu ile Fincancılar yokuşu
arasındaki Büyük Valide Han, pek çok İranlı
esnafın bir arada bulunduğu bir ticaret
merkeziydi. Bu tüccarlar arasından genç bir
sahaf, Mehmed Sadık Efendi de 1888 yılında
bu tarihi mekân içinde 95 numarada mütevazı
bir kitapçı dükkânı açtığında henüz 20
yaşındaydı.
Şark Ticaret Yıllıkları’nda “İrani Sahaf”
olarak kaydedilen Mehmed Sadık Efendi’nin
bu unvanı, Beyazıt’taki kâğıtçı esnafının
içinde açtığı dükkânla önce Kâğıtçı Mehmed
Sadık şeklini aldı ve daha sonra da soyadına
dönüştü. 1898 yılı ticaret yıllığında geçen
bir başka ifade Afitap ve Mehmed Sadık
Efendi’nin öyküsüne yeni bir parantez
ekleyecek türdendir; zira bu yıl içerisinde
ticaret yapan kişiler arasında Sahaflar
Caddesi, No. 90’da bir “M. Sadık” ile daha
karşılaşmaktayız. Büyük ölçüde batılı turistler
için doğuya özgü ürünler satan dükkânlar için
kullanılan “curiosités orientales” tabiri “İrani
Sahaf”’ın çalışma alanından çok uzak değildir.
Annuaire Oriental’de sözü edilen M. Sadık ile
Kâğıtçı Mehmed Sadık Efendi’nin aynı kişi
olduğundan emin olamasak da önceki yıllarda
ismin kaydediliş şekli ve mekânsal benzerlik
bu olasılığı güçlendirmektedir.
İstanbul Ansiklopedisi’nde Reşad Ekrem
Koçu’nun, Mehmed Sadık Efendi’yi ve
işletmesini tanıtırken verdiği bilgiler, onun
İrani kökenini ve iş çevresini doğrulamaktadır:
1890-1900 yıllarında Bayezid’de, Kağıtçılar
ve Mürekkebçiler denilen, İnkılâb müzesi
olan Bayezid medresesinin önündeki
baraka dükkanların en nihayetinde namlı
bir ticarethane idi… İrani kırtasiyecilerden
yeni dükkanı Ankara caddesinde olup “Ece”
muhtıra defterlerini basan M. Sadık tarafından
yarım asır kadar evvel açılmış olan Afitap
kırtasiye mağazası o zamanlar, malın en iyisini
ve en pahalısını satmakla tanınmıştı.
Böyle bir kuruluşun Osmanlı Devleti’nin
of is malzemeleri temin ettiği başlıca
ticarethanelerden biri haline gelmesi
de elbette uzun sürmeyecektir. Osmanlı
Arşivi’nde yer alan faturalar, ödeme
makbuzları ve ödeme emirleri gibi
belgelerde bazen “muhtelif kırtasiye”
ürünleri olarak tarif edilen alımlar, bazı
belgelerde ise detaylandırılmıştır. Osmanlı
bürokrasisinin Afitap Mağazası’ndan hangi
ürünlere rağbet ettiğini bu tür belgelerden
görmek mümkündür. Bunlar arasında sıkça
rastlananlardan bir kısmı şöyledir: dosya
gömlekleri, defter, mürekkepli kalem,
mürekkep, kağıt, zarf, imza defterleri…
Ancak bunların yanı sıra satın alımlar içinde
bazı ürünler vardır ki Afitap’ın gelecek
yüzyılında hem kendisiyle birlikte anılacak
hem de uzmanlık alanı haline gelecektir.
Bunlar bloknotlar, cep defteri ve muhtıra
denen ajandalardır.
1910’lar, harp yılları olarak Osmanlı tarihinin
en sancılı yıllarıydı ve bu on yıl boyunca
kurumların kırtasiye ihtiyaçlarında Hacı
Kâğıtçı Mehmed Sadık Efendi sıklıkla akla
geliyordu. Kalemden bloknota, cep defterine
hatta kartondan zarfa, “kırtasiyeden”
dendiğinde anlaşılabilecek her türlü üründe
Bab-ı Âli Caddesi 109 Numara dikkat
çeken adreslerden biri olmuştu. Afitap
Mağazası’ndan yapılan alışverişler için
çıkarılan ödeme emirleri devrin ekonomik
koşulları hakkında fikir vermektedir.
Neredeyse her belgede, satın alınan birkaç
kalem ya da defter bile olsa, “pazarlık
suretiyle” satın alınması isteniyordu. Afitap
Mağazası ile ilgili belgelerde sıklıkla şu tür
ifadelere rastlanırdı: “Emniyet Müfettişliği’nin
refakatinde müstahdem seyyar polis
memurları için pazarlık suretiyle Bab-ı Ali
Caddesi 109 Numaralı Afiap Mağazası Hacı
Kâğıtçı Mehmed Sadık Efendi’den mubayaa
olup teslim edilen yirmi adet mürekkepli
kalem…”
Üstelik Afitap Mağazası’ndan alınanlar sadece
İstanbul’da kalmaz, ülkenin dört bir yanından
kırtasiye ihtiyacı buradan karşılanırdı:
“Taşraya gönderilmek üzere Afitap Mağazası
sahibi Kâğıtçı Mehmed Sadık Efendi'den
satın alınan on adet cep defterinin parasının
ödenmesi…”
Afitap Mağazası ile ilgili kayıtlar mağazanın
on yıllar içinde sıklıkla yer değiştirdiğini ve
kapı numarasının mütemadiyen değiştiğini
gösterse de Kağıtçı Sadık Efendi ile pazarlık, o
bundan pek hoşlanmasa da, değişmedi. “Genç,
kara bıyıklı, yakışıklı, çok ciddi” biri olarak
tarif edilen Mehmed Sadık Efendi pazarlıktan
hoşlanmaz, işyeri de ucuz mallar bulunan bir
yer olarak tanınmazdı. Hatta Reşad Ekrem
Koçu, “cebi yufka olan” mekteplilerin dükkâna
pek uğramadıklarını belirtir. Beyazıt’taki bu
mağazaya güneş anlamına gelen “Afitap”
ismini veren Mehmed Sadık Efendi’nin işyeri
zaman içinde sattığı “çiçekli nakışlı renk renk
kâğıtlar, manzara kartpostallar, türlü boya
takımları” ile muadilleri içinde ışıl ışıl parıldar.
Bunun da ötesinde dolmakalem gibi pek çok
ürünü İstanbul’a ilk getiren isim olarak da
bilinirliği hayli artmıştır.
1905 yılındaki Beyazıt yangınının ardından
Afitap Mağazası’nın adresi Sirkeci’deki Reşit
Efendi Han olmuştu. Kâğıtçı Mehmed Sadık
Efendi, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bab-ı Âli
Caddesi’nde, yani siyasetin kalbinde girdi.
Ancak Afitap’ı aynı zamanda hem Osmanlı
hem de Cumhuriyet markası yapan, 1910’da
üretmeye başladığı “muhtıra” defterleri oldu.
Hatırlatma defteri gibi bir anlam kazanan
muhtıraları basmak için bu yıllarda birçok
matbaacı Osmanlı Devleti’nden ruhsat
talebinde bulunmuştu. Afitap Mağazası ve
Mehmed Sadık Efendi de çok geçmeden cep
defterleri ve bloknotlarıyla Jandarma, Polis,
Sadaret Kalem-i Mahsus (Sadrazamlık Özel
Kalemi) gibi birçok Osmanlı kurumunun
gözdesi haline geldi.
Elbette muhtıralar henüz bu yıllardan itibaren kurumsal müşterilerden fazlasına ulaştı.
Öyle ki bir imparatorluğun yaşam savaşı ve
genç Cumhuriyet’in doğum sancıları muhtıra
sayfalarında gizliydi. Kullanıcıları arasında
kimler yoktu ki? 1916’da genç bir Mirliva
(Tuğgeneral) olan Mustafa Kemal Paşa “Yeni
Muhtıra Defteri” adlı defterine ilk notu 25
Teşrinievvel 1332’de (07 Kasım 1916) aldı.
Defterin iç sayfalarında künye bilgisi olarak
“1331-1332/1915-1916, Tabi’ ve Naşiri Bab-ı
Âli Caddesi’nde: Af itab ve Hurşid Kırtasiye
mağazaları, 1331 Şems Matbaası” sözcükleri
yazılıydı.
kaydedildiği pek çok yıllıkta Afitap
Kırtasiye’yi görmek mümkündür. Bab-ı Âli
Caddesi’nin adı Ankara Caddesi olunca,
anlaşılan 1929’dan itibaren adres değişti,
ancak Afitap hep oralarda bir yerlerdeydi ve
kırtasiye denince ilk akla gelen mağazalardan
biriydi. Ayrıldığı mekânlar da bulunduğu
yerler de unutulmadı ve markasıyla özdeşleşti.
Sermet Muhtar, Divanyolu Caddesi’nin
1900’lerin başındaki halini anlatırken gözleri
eski kâğıtçıları ve Afitap’ı arıyordu:
Eski kâğıtçılardan ilaç için arasan şimdi bir
tane yok. Bunların içinde hattatlık, tezhip işleri
yapanlar da vardı. Şimdi Ankara caddesinde
Afitap kırtasiye mağazasının sahibi Sadık
Efendi Beyazıt kâğıtçıları içinde en lüks
dükkâna sahipti.
İbn’ül Emin Mahmud Kemal İnal’ın eski bir
hattatın yerini tarif ederken “Afitap Kırtasiye
Mağazası’nın bulunduğu bina” demesi
müessesenin İstanbul’un ne denli bir parçası
olduğunu gösterir . Cumhuriyet yıllarında
da Afitap vitrini ışıldamaya devam etti ve
ürünleri gazetelerin reklam sayfalarında boy
gösterdi. Bu ürünler arasında sigara tabaka
ve kutuları, nikel ve kaplama masa takvimleri,
mürekkepli kalemler, yazı takımları, kalem
takımları, Edison kalemleri de vardı. Ancak içlerinden bir tanesi, “muhtıralar” adeta
kendi başına bir marka haline geldi ve 109’dan
111 numaraya taşınan mağazada, 1920’ler
boyunca “Yeni Muhtıra”, “Zafer Muhtırası”
adlarıyla satıldı. Fakat Cumhuriyet ikinci on
yılına girerken muhtıranın hikâyesine de
hazin bir aşk öyküsü eklendi. Mehmed Sadık
Efendi’nin oğlu Ahmet’in Afganistan’da
âşık olduğu ve uğruna yaşamını feda
ettiği “Ece”nin ismi muhtıraların yeni adı
oldu. 1934’ten itibaren ajandalar artık “Ece
Muhtırası” adıyla yayımlanıyordu. Üstelik
1932’de Dünya Güzellik Kraliçesi seçilen
Keriman Halis’e Soyadı Kanunu ile Ece soyadı
verildi ve o yılın ajandaları da ona ithaf
edildi.
1930’lar, ilan sayfalarında her yeni yılda yeni
bir Ece Ajandası’nın beklendiği yıllardı. “1936
Ece Ajandası çıkmıştır” ifadesi meraklısının
alışveriş listesine yeni ajandayı eklemek
için yeterliydi. Elbette en mühimi şu uyarıyı
dikkate alarak taklitlerden sakınmaktı: “Ece
ismine dikkat.” Ajandalar pek çok işlevi
içerecek şekilde hazırlanıyor, “bono tarihleri
için mufassal cetvel ve faydalı bilgiler” ilave
ediliyordu. Ajandanın çeşidi de yıllar içinde
arttı; 1937’de dört farklı boyda, 1976 yılında 12
farklı türde ajanda vardı. II. Dünya Savaşı
sonrasındaki kıtlık döneminde fiyatı makul
sayılabilirdi: 1947’de çıkan iki türden 17x23
cm ebadında olan beş lira, 17x33 cm ebadında
olan ise altı liraydı.
Afitap’ın ürün gamı ilerleyen yıllarda giderek
genişledi. 1945’te kırtasiye ürünlerinin
ötesinde matbaalar için merdane tutkalları da
dâhil olmak üzere basım işine dair pek ürün
raflarda yerini almış durumdaydı. Bu tarihte
ayrıca meşhur Ahmed İhsan Matbaası, Afitap
tarafından satın alındı. Soyadı Kanunu
çıktığında eski unvanını soyadı olarak alan
Mehmed Sadık Efendi’nin yeni adresi de
Nuruosmaniye Caddesi, Türbedar Sokak,
No. 14.
Mağaza uzun süre Cağaloğlu’nda faaliyet
gösterdi ve ardından Karaköy’e taşındı.
Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye
Cumhuriyeti’nde Hermes daktiloları, Mont
Blanc, Sheaffer ve Parker dolmakalemleri,
Pelican mürekkep, Edison ampulü gibi
birçok ürünün ithalatında ilklere imzasını
atan Afitap, ayrıca Kars otobüs biletleri ve İş
Bankası senetlerinin basılması gibi işler
yaptı.
Osmanlı Bankası’ndaki faturalar koleksiyonu
yıllar içinde Afitap Kırtasiyesi’nin alışveriş
içinde olduğu firmaların çokluğunu gözler
önüne sermektedir: Ali Asgar Tebrizi,
Marifet Matbaası; Matbaa ve Hakkâk K.
Mokosyan; Antalya Nakliyatı Umumiye
Şirketi; Kanaat Mücellithanesi; Bayburt
Çoruh Un Fabrikası; Matbaacılık ve Neşriyat
T.A.Ş; Hilal Matbaası; Ferdi Tevfik Türk
İlancılık ve Plakar Müessesesi; Fevzi-Vahit
Fenni Gözlük, Kırtasiye, Mektep Levhaları,
Kâatçılık ve Matbaacılık Anonim Şirketi;
Papağan Mürekkebi İmalathanesi; Hacı
Abbas Kehnemuyi; Hanri Mitrani; Haskel Abr.
Schemtob; Hrant Hıdışyan Mücellit ve Çızgıcı;
Hüsnütabiat Matbaası; İlancılık Türk Limitet
Şirketi; İsmail Hasan Sandıkçı ve Ambalajcı;
Mehmed Arif Zarf ve Klasör İmalathanesi;
Kınalı Zade Zühdü Kâğıt, Kırtasiye ve
Bilimum Banka, Yazıhane, Mektep Levazımatı;
Kitab-Kâğıd Pazarı; Medhi Tevfik; Mıhcı
Oğlu Halil Naci Kâğıtçılık ve Matbaacılık
Ticarethanesi; S.A. Horasancıyan…
Afitap Kırtasiye Mağazası ve Ece Ajandaları
aynı bünyede hayat bulmuş ve gelişmişti.
Edebiyat dünyasındaki izleri de Afitap
Mağazası’nın nasıl da İstanbul’un, özellikle
tarihi yarımadanın, simge noktalarından biri
olduğunu göstermektedir:
Sirkeci’de, azıcık vapur dumanıyla deniz
kokusu yüklü rüzgâr ilk açık bulduğu caddeye
dalar ve boy boy, renk renk, sıra sıra Ece
ajandaları, zarif Avrupa kırtasiye malları ile
bezeli Afitap Mağazası’nın vitrini önünde
bakmak için durulurdu. Rüzgârın duruşu Ece
ajandalarına bakmak için miydi acaba?
Ece Ajandaları’nın Karaköy’deki merkezinde
eski müşterilerinin yıllanmış ajandaları eşsiz
bir toplumsal tarih koleksiyonu oluşturmakta,
cep ajandasının sayfalarına “Bugün hülüler
bizdeydi, küçük oğlan üşütmüş bütün
gün kustu” ya da “Bugün babam öleli 11
yıl oldu” yazan insanların Ece markasıyla
aralarındaki ilişki hakkında fikir vermektedir.
İşte bu nedenle 70’li yıllarda Ece Ajandaları
sıklıkla “Her şeyin yenisi, dostun eskisi”
sloganını kullanır. Yeni yıl ajandalarını
alanlara verilen renkli kuponlarla yapılan,
“Yüz kişiye 22 ayar bilezik ve son moda
jarse elbiselik kumaş” çekilişleri de firma
ile ajanda kullanıcıları arasındaki sıcaklığı
göstermektedir.
Ece Ajandaları’nın ve ailenin son kuşak
yöneticilerinden Sedef Günşiray, Mustafa
Kemal’den İsmet İnönü’ye, Oğuz Aral’dan
Betül Mardin’e son derece değerli isimlerin
ajandaları kullanmalarının kendilerine verdiği
mutluluk ve gururdan söz ettikten sonra
şöyle sürdürüyor sözlerini: “…Böyle insanlar
Ece’yi kullandığında, evet bir şeyleri doğru
yapıyoruz diyoruz veya onlara nasıl daha
iyisini verebiliriz diye düşünüyoruz. Ben
insanların Ece’yi seviyor olmasını çok anlamlı
buluyorum, mesela kuruyemişçinin de Ece
kullanması beni mutlu ediyor.”
Yüz yılı aşkın bir süredir böyle bir duyguyla
yönetilen Afitap Kırtasiye Mağazası ve Ece
Ajandaları, hâlâ güneş gibi ışıldayan vitriniyle,
Boğaz’dan esen rüzgârların renk renk
ajandalara bakmak için durduğu Karaköy’de,
Necati Bey Caddesi 30 numarada bulunuyor.