Salih Necati Bey 1906 yılında Mekteb-i
Tıbbiye-i Mülkiye’nin Eczacı Sınıfı’ndan
mezun olmuş, ilk eczanesini 1906’da
Kocamustafapaşa’da açmış ve 1908’de
Üsküdar’a geçmişti. Yirminci yüzyılın
başlarında Doğancılar yokuşunun başında
çekilmiş birçok fotoğrafta görülen “Eczane
Salih Necati”, kuşaklar boyu sürecek
bir geleneğin ilk nüvelerinden biriydi.
Çok geçmeden başkentin mühim ticari
girişimlerini ele alan ticaret kayıtlarında
da adı görülmeye başladı. 1911’deki adresi
Uncular Caddesi, Üsküdar idi.
Bu tarihlerden itibaren Türkiye’de yerli ilaç
sanayine sahip olmanın önemi her gün biraz
daha anlaşıldı. Bu yıllarda Salih Necati Bey
eczanesinin bir bölümünü gözlüklere açtı ve
böylece kendisinin, oğlunun ve torununun
uzmanlaşacağı bir alana yönelmiş oldu. Ancak
Salih Necati’yi bir marka haline getiren,
hazırladığı ilaçlardı. Üsküdar’daki eczane
yıllar içinde bir laboratuar ve ilaç üretim
merkezi haline geldi. Burada söz edilen ilaçlar
basitçe birbirine karıştırılmış toz ya da sıvı
kimyasallar değildi; Salih Necati “komprime
evi” denen laboratuvarında günümüzün
hapları ve tabletlerini üretiyordu.
Artık hem saygın bir eczacı, hem gözlükçü,
hem hazır ilaç üreticisi olan Salih Necati
Bey, 1920’lerde şehrin ticaretinin kalbi
sayılabilecek olan Eminönü’ne doğru yola
çıktı. Üsküdar’daki işyerini muhafaza etmek
kaydıyla eczanesini 1921’de Bahçekapı’da açtı. Annuaire Oriental adlı ticaret yıllıklarında
1922’deki adresin “Uncular Caddesi, No. 7,
Üsküdar” olmasına bakılırsa buradaki faaliyet
bir süre daha devam etmişti. Bir eczacının
aynı anda iki eczanesi olamayacağından,
1925 yılına değin Salih Necati Eczahanesi
Bahçekapı’da, “komprime evi” ise Üsküdar’da
faaliyetlerini sürdürdü.
Esas itibariyle ürün yelpazesi yıllar içinde
Salih Necati’nin kendi ismiyle anılacak birçok
ilaçla dolmuştu. 1927 yılında Türk Eczacı
Âlemi’nde çıkan bir ilana göre Salih Necati
Eczahanesi, Necati Şurubu, Fosfotin Necati,
Necati Diş Suyu ve Tozu, Necati Hamam
Pudrası ve Turan Kolonyası adlı ürünleri
üretiyordu. Ayrıca, “Mini Miniler İçin”
Fosfotin Necati adlı bir mama, Necati Müshil
Hapı ve Necati Öksürük Kaşesi gibi ürünleri
de vardı. 1933’te Charbon Acidol, 1937’de
Kinin Klorhidrat, 1940’ta Asipirol Necati adlı
ilaçları çıkarmış, 1935’ten itibaren Haskalmin
Kaşe adlı ilacı da üretmişti. Bunlardan
başka 1933’te bazı ilaçların yapım ruhsatını
da almıştı: Baryomin, Cachets Fevrosin,
İyotlu Gliserofosfatlı Yabani Turp Şurubu. Aspirol Necati’yi üretmek üzere ilaç devi
Bayer’den aldığı lisans, ürünlerinin kalitesi
açısından bir standart göstergesi olmuş, Salih
Necati Bey de komprime ürünlerinin kimi
metal olan kutularının üzerine bu kuruluşun
fabrikalarının resmini basmıştı.
1929 itibariyle bazı adres değişiklikleri de
söz konusu olmuştu. Ertuğrul Mağazası’nın
karşısında Bahçekapı Caddesi, No. 33-
35 yeni mekânlardan biriydi. 1934’te ise
Ali Muhiddin Hacı Bekir’den satın alınan
dükkâna, meşhur şekercinin karşısındaki
köşeye geçildi. 1930’lar Salih Necati’nin
markalaşmasında önemli bir evre oldu; “grip,
nezle, baş ağrısı, diş ağrısı kat’i ilacı” Aspirol
Necati giderek yaygınlaşıyordu. 1937’de ürün
gamına bir de Asri Saç Boyası eklendi. Bu
arada Salih Necati Bey’in gazetelere verdiği
reklamlar da daha hacimli ve düzenli hale
gelmişti. 1930’ların öne çıkan gazetelerinden
Zaman’dan Cumhuriyet ve Akşam’a, reklam
sayfaları sık sık Salih Necati Eczanesi’nin
ilanlarıyla doluyordu. Reklamlarda eczaneye
mahsus ürünler ile gözlüklerin çoğunlukla
birbirinden ayrı takdim edilmesine dikkat
ediliyordu.
1934 her Türk vatandaşı gibi Salih Necati
Bey’in hayatına da büyük bir yenilik
getirdi. Yeni rejimle barışık, Cumhuriyet’in
kazanımlarına sahip çıkan bir isim olarak
Salih Necati Bey o günlerin genel eğilimine
uygun olarak öz Türkçe bir soyadı almaya
karar verdi ve mesleğini de temsil edecek
şekilde, “şifa veren” manasındaki “Emgen”
soyadını benimsedi. Üstelik Emgen 1935
yılında Türk Farmakologlar Kulübü ve
Eczacılar Kulübü birleşirken kurumun yeni
adı olacaktı. Eczacı Mektebi Farmakolog
Talebe Birliği de 1936 yılında adını “Emgen
İrdemen Birliği” olarak değiştirmişti. Türkiye
Emgen Kurumu iki yıl süreyle kullanıldıysa da
daha sonra bu isim yeniden Türkiye Eczacılar
Birliğine dönüştü.
Eczanenin ismi de bir süre daha “Bahçe
Kapu Salih Necati Eczahanesi” şeklinde
anıldıysa da 1948 yılında Salih Necati
Emgen'in vefatından sonra daha çok onun
soyadıyla tanınmaya devam etti. Salih
Necati Bey’in oğlu Rahmi Emgen, kendisi de
eczacı olmasına rağmen yalnızca gözlükçülük
üzerine yoğunlaşarak, 1948’de, halen aynı
yerde faaliyet gösteren, Beyoğlu İstiklal
Caddesi’ndeki mağazayı açtı. Emgen ailesi
1930’lu yıllardan beri buradaki Emgen
Apartmanı’nda yaşıyordu, bu nedenle 1949
Ocak’ında Salih Necati Bey adına okutulan
Mevlid için de bu semt tercih edilmişti. İlerleyen yıllarda verilen reklamlarda yeni
mekânın adresi, Numara 67 Lale Sineması’nın
üstü, sıkça vurgulandı. Bu yıl verilen
ilanların birinde babadan oğula devredilen
geleneğin tüm ipuçları da gizliydi: “Maaruf
Eczacı Salih Necati, Beyoğlu Lale Sineması
üstündeki Emgen Optical Müessesesi’nde
fenni gözlük, fenni güneş gözlükleri ile
saatlerin zengin çeşitleriyle ucuzluk prensibini
sürdürmektedir.” Bu yıllarda dükkânda
satılan ürünlerin listesinde hayli ilginç
mamuller de vardı: Fenni gözlükler dışında,
saat, barometre, termometre, hygrometre…
1950’lere kadar on bir preparatın ruhsatını
almış olan Salih Necati Emgen’i Mert
Sandalcı, ülkede optiği eczaneyle birleştiren
ilk kişi olarak tarif etmektedir. Rahmi Emgen
de babasından devraldığı yenilikçi birikimi
oldukça ileri bir noktaya taşıyarak birçok
yeniliğin öncülüğünü yapmaya gayret etti.
1950’den itibaren British American Optical
camları’nın, daha sonra Zeiss markasının
temsilcisi oldu; 1966’da gözlük camlarının
daha hassas bir şekilde ayarlanması için
Amerika’dan cihazlar getirtti. 1960’larda
Emgen’in gözlük camı tedarik ettiği firmalar
arasında o yıllarda optik sektöründe faaliyet
gösteren ve Rahmi Bey’in de uzun yıllar
bayiliğini yürüttüğü Swarovski firması da
vardı, ta ki Swarovski cam üretimine son
verene kadar...
1951 yılında faaliyete başlayan “Tüm
Gözlükçüler Derneği”, yeni adıyla “Türkiye
Optik ve Optimetrik Meslekler Derneği”nin kurucu üyesi ve başkanı olan Rahmi Emgen
aynı zamanda Türkiye’de ilk optik cam
üretimini gerçekleştirdi. 1955-1968 yılları
arasında Sağlık Bakanlığı tarafından açılan
Gözlükçülük Kursları’nda eğitmen olarak
görev alarak hem mesleğindeki ustalığını
ortaya koydu hem de bu alanda birçok ismin
eğitimine katkı sağladı. Öyle ki gözlük
camlarının kesimi ve yerleştirilmesiyle ilgili
“Emgen işçiliği” tabiri gözlükçüler arasında
kusursuza çok yakın bir kalite standardını
temsil etmekteydi.
Rahmi Emgen ismi 50’li yıllarda cemiyet
hayatında da saygı uyandırıyordu. 1957 yılında
kurulan Dormen Tiyatrosu’na yaptıkları
katkılar nedeniyle aile uzun yıllar sezonun ilk
oyununun davetlileri arasındaydı. Kadirşinas
Dormenler gibi Zeki Müren’den Hülya
Koçyiğit’e, Bülent Ersoy’dan Hülya Avşar’a
pek çok ünlü isim de Gözlükçü Emgen’i tercih
ediyordu.
dönemin oldukça renkli bir gazete ve
reklamcılık diliyle müşterileriyle kurduğu
sıcak diyaloğu ilanlarına da taşıdı. 1962
ve 1968’de taklitlerinden sakınmaları için
müşterilerini uyardı. Reklamlarında
müstakbel müşterilerine adeta konuşur gibi
sorular soruyor ve cevaplarını veriyordu:
“Bir Gözlüğe mi İhtiyacınız Var?”, “Emgen
Diyor ki”, “Gözlükte Titiz misiniz?”, “Zarif Hanımlar Gözlüklerini Emgen’de
Yaptırırlar”…
Rahmi Emgen’in oğlu, Avusturya Lisesi
mezunu ve Viyana’da işletme eğitimi görmüş
olan Çetin Emgen’in 1978 yılında yurda
dönmesiyle ailenin 3. kuşağı da işletmeye
dahil oldu. Yıllarca babasından gördüklerinin
üzerine bir de gözlükçülük eğitimi ekleyerek
Nişantaşı’nda bir Emgen Optik daha
açan Çetin Bey, bir gözlükçünün ötesinde
bir ticaret geleneğini ve kalite mirasını
devralmıştır.Omuzlarında yıllarca üst
düzeyde hizmet almış Emgen müşterilerinin
beklentisini karşılamak gibi ağır bir yük
vardır. Hem estetik, hem görüş kalitesi
artık iki Emgen Optik’in ortak kaygısıdır. Çetin Emgen, bir dönem Etiler gibi farklı
mevkilerde açılan mağazalarla ticaret hacmini
büyüttü ise de nihai olarak “baba yadigârı”
dediği Beyoğlu’ndaki mağazasında Emgen
geleneğini butik bir anlayışla sürdürmektedir.