Kabazadeler, Trabzon’un geniş ve saygın
ailelerinden biriydi. Bu ailenin iyi eğitim
almış üyelerinden biri olan Hacı Mehmet
Nuri, Tevfik Aydın’ın aktardığı bilgilere
göre Trabzon Adliyesi’nde müstantık olarak
çalışıyordu. Altı çocuklu bir aileye sahip olan
Mehmet Nuri Bey, 1889 yılında yaşadığı maddi
güçlüğü aşmak için bir saat dükkânı açtı.
Oğlu Tevfik, ticaret lisesinde eğitim aldığı
yıllarda babasına yardım etmeye başladı;
ticarete olan yatkınlığı sayesinde babasının
en önemli yardımcısı haline geldi ve giderek
işlere daha fazla ağırlığını koymaya başladı.
Bu süre zarfında bir yandan saat tamirini
öğrenmiş, mağazaya o dönemde gözlükçülüğü
de getirmişti. Zaman içinde pek çok şeyin
bir arada bulunabildiği bir mağaza haline
gelen bu işyeri Trabzon Kunduracılar Caddesi
numara 15’te yer almaktaydı. Tevfik Bey,
ailenin genç üyesi olarak İstanbul’a saatçi
dükkânı için mal almaya gidiyordu. Bu
seyahatler ufkunu genişletirken pek çok fırsatı
keşfetmesini de sağlamıştı. Zaten o yıllarda
Anadolu’da az görülen bisikleti, bakımlı ve
modern giyim tarzıyla pek çok akranından
ayrılıyordu.
I. Dünya Savaşı yıllarında Trabzon’un
önce ağır bir bombardıman ve sonra işgal yaşaması üzerine Mehmet Nuri Bey ailesini
alarak birkaç yıl için Adapazarı’na göç etti.
İşgalin ardından 1917’de memleketine dönen
aile ticarete de dönmüş oldu. 20’lerin başında
“Nuri Bey ve Mahdumları”nın adı, hem
saat tüccarları hem de tamircileri arasında
görülüyordu. 1928 yılında Trabzon’daki
üç saat tamircisinden biri Kabazade Hacı
Mehmet Nuri’ydi. 1930’lu yıllar boyunca da bu
durum değişmedi. Şehirdeki rakipler arasında
Abdülhalimzade Abdullah, Polathaneli Hafız
Ahmed Fehmi gibi isimler vardı. Devrin
nazik ticari rekabet koşulları içinde bir parça
tanıtıma da başvuruldu. Eski yazılı bir köstekli
saat, bir kol saati ve bir gözlükle süslenen
ilk ilanda şunlar yazıyordu: “Kabazade Hacı
Mehmet Nuri, Saat, Gözlük, Gramafon ve Alat
ve Edavat Mağazası. Toptan-Perakende”.
Soyadı Kanunu’nun çıkması üzerine Tevfik
Bey babasını Aydın soy ismine ikna edince
müessesenin ismi de “Nuri Aydın ve Oğulları”
oldu. 1937’de İstanbul’da Taşkışla’da askerlik
yapan Tevfik Bey, 1938’de Trabzon’a elektrik
gelince bu alana da yöneldi. Elektrik işleriyle
uğraşmak için gerekli sertifikayı Pertevniyal
Lisesi’nin yirmi günlük kursuna katılarak aldıktan sonra Philips Ampulleri’nin bayisi
olması için bir engel kalmamıştı.
1940’lı yıllarda radyo vericilerinin sayısı
artmaya başlayınca teknolojik ürünler satanlar
için yeni bir ürün kalemi de açılmış oldu.
Trabzon’da pek çok yeniliğe öncülük eden
Nuri Bey ve oğulları da bu fırsatı kaçırmadı.
Şehirdeki muhafazakâr kesimlerden gelen
tepkilere aldırmayan Aydın ailesi, radyo
satışına bu yıllarda başladı. Tevfik Bey,
elektrikle ilgili öğrendiklerini de bu yıllarda
gözler önüne sermeye başladı. Trabzon çevresi
ve Sinop gibi bazı yerlerde elektrik şebeke
inşası konusunda bazı taahhütler üstlendi. Ancak Trabzon gibi büyük bir şehir bile
babasının ve kendisinin ufku için yetersiz
kalıyordu. O da biraz ağabeyinin biraz da
babasının desteğiyle 1940’ta Eminönü’nde
bir dükkân açtı; kısa bir sürede sektörünün
saygın bir üyesi haline geldi. İstanbul Ticaret
Odası Saatçilik Meslek Komitesi’nin ilk
üyeleri arasında yer aldı, Türkiye Gözlükçüler
Cemiyeti’nin kurucularından biri ve ilk
başkanı oldu. Bu yıllar ihtisas açısından
Tevfik Aydın için de bir dönemeçti. Gözlük
satışı bir yandan uzun yıllar devam ettiyse
de başlıca alan mekanik saatler olarak
tespit edildi. 1948’de Hürriyet gazetesine
verdiği reklam baş sayfada gazete logosunun
yanında, yani en pahalı reklam alanından
ürünlerinin sağlamlığına vurgu yaparak
müşterilerine sesleniyordu: “Daimi bir hediye
mi, iyi bir arkadaş mı seçeceksiniz? Zihninizi
yormayın…” 1949’da İktisat Mecmuasının
ilan sayfalarında ilk marka denemeleri de
başlamıştı. Ad ve soyadından türetilen Tefay
ve Nidya’yı yaygınlaştırmaya çalışırken
müessesenin sloganı “Şiarımız en üstün
marka saatleri satmaktır” şeklindeydi. 1955
yılında da mücevherli “nadide” saat modelleri
bu kez Tercüman gazetesinin ilk sayfasından
tanıtılmıştı.
1957’ye kadar İstanbul ticaretinin en önemli üç
merkezinden biri olan Eminönü Meydanı’nda
faaliyet gösteren dükkân pek çok marka saati
buluşturan bir mekân oldu. Tevfik Bey’in
tanıtım ve markalaşmaya verdiği önem
1950’lerden itibaren gazete ilanlarından
görülüyordu. Temsil ettiği markalar bazen
bu çerçevede ayrı ayrı tanıtılırdı. Örneğin bu
ilanlardan birine göre Movado markasının
“lüks ve hassas” modelleri Eminönü
Meydanı No: 4-6’da idi. 1957’de Menderes
istimlakleri de denen, sahil boyundaki tüm
cadde ve meydanların yeniden düzenlenmesi
çalışmaları çerçevesinde meydandaki dükkân
da yıkılmıştı.
1959’da yeni işyerinde hizmet verdiğini eski
ve yeni müşterilerine duyurmak için verdiği gazete ilanında Tevfik Aydın’ın isminin yanı
sıra Tefay Ticaret adı da dikkat çekiyordu. Zaten son on yıldır babasının yerine Tevfik
Aydın ismi daha fazla ön plandaydı. Aile
Mehmet Nuri Bey’i 1958 yılında kaybetti.
Oğulları verdikleri gazete ilanıyla üzüntülerini
paylaşanlara teşekkür etti, birkaç hafta
sonra da bir başka ilanla okutacakları mevlidi
duyurdular. Ancak Kabazade Hacı Mehmet
Nuri’nin kurduğu temelin ne denli kuvvetli
olduğu yıllar içinde daha iyi görüldü. İşlere
dört elle sarılan Tevfik Bey mağazasındaki
markaların sayısını hızla artırdı. 1960’lı
ve 70’li yıllarda Tevfik Aydın, Zenith’e ek
olarak Zodiac, Tissot ve Omega gibi saat
firmalarının da bayiliklerini aldı. Daha da
önemlisi bu yıllarda işletmesini adeta bir
okula dönüştürerek İsviçre’ye balans ayarı
konusunda eğitilmek üzere çıraklar gönderdi.
Tevfik Bey bu günleri şöyle anlatır:
Zodiac saatlerinin elli bir sene mümessilliğini
yaptım Türkiye'de; Zodiac fabrikasının sahibi,
İsviçre'nin en meşhur saat okulunda da hocalık
yapmaktaydı. Benim tamirciler orda üç hafta
kursa gittiler, [birçoğu sonra] mağaza sahibi
oldular.
1959’da markası Tefay’a yeni bir yol çizmeye
çalışırken, 60’lı yıllarında reklam diliyle “Batı
Bekçi Kontrol Saatleri Bürk”, “İleri Çağın
Candino Saatleri”, “İsviçre’nin Pırlantaları
Zenith ve Dogma” gibi ürün ve sloganlarla
dikkat çekmeyi sürdürdü. Daha da önemlisi
1976’da 88., 1977’de 89. yılını kutlaması gibi
asırlık ticari birikimine sürekli müşterilerinin
dikkatini çekmesiydi.
70’ler Tevfik Aydın’ın saat dışında başka
alanlarda da atılım peşinde olduğu
yıllardı. 1969’da temelleri atılan Kartonsan
yatırımcıları arasına girdi ve yıllarca
gelişmesine katkı sağlamaya çalıştı. 1978’de
kurulan Dönkasan adı karton ve kâğıt geri
dönüşüm fabrikasının ortakları arasında
Tevfik Bey gibi Sakıp Sabancı da vardı. Bu
girişimler dışında Tevfik Aydın ismi, Esnaf
Hastanesi’nden İstanbul Bankası’na, Trabzon
Lisesi’nden Yetişenler Cemiyeti’ne varıncaya
kadar pek çok projede kurucular listesinde yer
aldı.
Tevfik Bey’in oğlu Ömer Fatih Aydın’ın
anlatımıyla babasının Eminönü’ndeki işyeri
“sefer tası” gibi dar ve birkaç katlıydı. Alt
katında saat ve gözlük ticareti sürerken, üst
katta Eminönü’nün yegâne Philips radyo
ve televizyon bayii vardı. 1968’de İstanbul
Teknik Üniversitesi ilk televizyon deneme
yayınını başlattığında Philips, Tevfik Bey’in
dükkânına bir numune göndermiş ve buradan
Türkiye'deki ilk TV izleyicilerine deneme
yayını izletilmişti.
1980’lerle birlikte mekanik saatlerin yerini
pilli, metal alaşımlı modellerin yerini de
plastik saatler almaya başlamıştı. Kamuoyu
ilgisi yüksek kalitede olsalar da mekanik
saatlerin yerine Quartz denen, çağın hızlı
tüketim kültürüne uygun modellerine yöneldi.
Tevfik Aydın saat sektörü açısından sıkıntılı
geçen bu yılları “Quartz kelimesinden nefret eden bir saat ustası” olarak geride bırakmayı
başardıktan sonra, oğlu Ömer Fatih Bey
ve gelini Melahat Aydın 1991’den itibaren
kendisiyle çalışmaya başladı. Tevfik Aydın
markası, İTO dahil pek çok kuruluş tarafından
asırlık ticaret bakiyesi ödül ve plaketlerle
taltif ve tescil edilmişti. Elbette böyle asırlık
bir kuruluşun da yarım asırlık müşterilerinin
olması olağandı. 1999 yılında kendilerinden
elli yıl önce bir saat alan Eskişehirli bir inşaat
mühendisi hâlâ çalışır durumdaki saatini
Tevfik Aydın mağazasına getirmişti. Saatin
üreticisine haber verilmesi üzerine Tissot
yetkilileri bu kadim müşteriden saati alarak
müzelerine koymuş ve kendisine de son model
bir saat armağan etmişlerdi.
Günümüzde anonim şirket statüsündeki
işletmenin ortakları da aile bireyleridir.
Ömer Fatih ve Melahat Aydın çiftinin
kızları Canan Hanım ve Tevfik Bey'in kızı
Müjde Taşçı'nın oğlu Can Taşçı'nın da
katılmasıyla günümüzde şirketin üçüncü ve
dördüncü kuşağı bir arada Kanyon Alışveriş
merkezinde açılan yeni bir şubeyle birlikte
hizmet vermekte ve bu şekilde Tevfik Aydın
mağazasında zaman 1889’dan bu yana
durmamaktadır.